Demokrasi evrensel bir değerdir..Eğer inanıyorsak demokrasiye evrensel bir değer olduğu için inanıyoruzdur. Doğu için başka, Batı için başka diye değil. Bugüne kadar Türkiye'de demokrasi birçok kez kesintiye uğradı.Osmanlı Devleti'nin son dönemlerinde yönetimi iyice eline alan asker Cumhuriyetle birlikte olması gereken yere yani kışlasına dönmüştü. Ancak 1946 seçimleri ile muhalefetin oluşması ve daha sonraki 1950 seçiminde ise iktidarın değişmesi ile bazı sınıfsal imtiyazlarını kaybeden sözüm ona bu ülkenin sahibi olduğu iddiasında bılunan kesim bundan rahatsız oldu ve süreç 27 Mayıs 1960 darbesiyle sonuçlandı. Yani asker kışlasından ilk defa çıkmış oldu.Sivil siyasete güvenmeyen asker yeniden siyasi alana girme ihtiyacı hissetti. Bu durumu benimseyen ve alışkanlık haline getiren bir anlayış ile kışlasına dönmekte zorlandı.Amacına ulaşan ya da ulaşmayan birçok müdahaleler yaşandı ülkemizde. Bunlar başarılı olsa da olmasa da her defasında demokrasimize ciddi zararlar verdi. Halk iradesinin üzerinde başka faktörlerin oluşumu demokratik düzeni yaraladı, kesintiye uğrayan siyaset bir gelenek oluşturamadı.2000'li yıllardan günümüze bazı şeyler değişti. Siyasetin belli bir gelenek oluşturduğu bir istikrara kavuştuğu düşüncesi hakim oldu ve benimsendi. Ancak hiç beklenmedik bir gece yine yaşadık hepberaber. Bu TSK'nın bir eylemi değildi. Bu 1962 Talat Aydemir darbe girişimi gibi birşey de değildi. Peki neydi bu ?Başbakan Binali Yıldırım bunun cevabını verdi. "Kalkışma"Af buyur neyyyy? "Kalkışma"Nur topu gibi bir tabirimiz daha oldu böylece..TRT ekranlarında sözde darbe bildirisini dinleyince biranlık tedirginlik yaşadık ve bir tarihe şahitlik ettik. Ve Erdoğan etkisi..Geçmişte yaşanan demokrasi kayıplarını tekrar yaşamama adına bu kez milletin sokağa inmesi talebi geldi ve yaşanan süreç herkesin malumu.."zaman" Zaman ilerledikçe bazı şeyler daha da belirgin hale geldi. (Sosyal medya zırvalıklarını bir köşeye koyuyorum). Bundan sonrası mı? Ne yazılabilir, ne çizilebilir. Her çaba da anlam yitirir..