Anlaşılmak istiyoruz. Anlamaya çok niyetli olduğumuzdansa emin değilim. Bu niyetsizliğimizse; epeydir böyle bir mecrada görünmeyen kalemimin, okumayı yeni öğrenmiş bir çocuğun topluluk önünde ilk kez kağıttan bir şey okurken utancından titremesi gibi titremesinde gösteriyor kendini. Ancak ben yine de; bildiğimiz kadarıyla ilk kez üstad Aristo’nun kaleminde yeşeren “zoon politikon” tarafımla; artık buradayım.Benim için her gün yaşanmayı bir öncekinden daha çok hak eder. Fakat o 24 saatin içinde özlemle, solumak için yolunu gözlediğim; daha çok kıymete binmiş bir dilimim vardır: Sabah 6’yla 8 arası.Gecenin serinliğine günün sarışınlığının; ihtiyatına koyvermenin karıştığı; aslında durduğumuz yerde epeyce bir yer gezip, diğer yıldızların güzelliğini bırakıp turuncu umudumuzu sardığımız o anın benzersizliğidir 6’yla 8 arası.Yanan bir mumun alevini bir diğerine karıştırdıysanız, birlikte ne kadar daha yükseğe yandıklarını görmüşsünüzdür. Düşünmek alevse, yazmak da alevinle bir diğer muma dokunmaya çalışmaktır bence. Hele ki bir başka mumun bu davete icabet etmesi… İşte o daha yükseğe yanmayı mümkün kılar. Kıpkırmızıdır. 6’yla 8 arası gibi. Sanırım bu yüzden, bu köşede yapmaya çalışacağım şeyi o iki sihirli rakamın arasından daha iyi bir başka şey ifade edemezdi.Anlaşılmak istiyoruz. Anlamaya çok niyetli olduğumuzdansa emin değilim. Ancak ben yine de; her hafta alevimi size doğrultmak üzere, bildiğimiz kadarıyla ilk kez üstad Aristo’nun kaleminde yeşeren “toplumsal bir hayvan” olan tarafımla; artık 6’yla 8 Arası’ndayım.25.04.2016Başak IŞILDAKLI