Hayatı anlamlandıran, tek düzeliğini yıkan, ondan koparılmış, küçük bir kutuda saklanan kâra geçtiğimiz anlar vardır. Bu anlar ruhumuzda nadide bir çiçeğin yeşerdiği, gönlün düğümlerinin çözüldüğü kimi zaman gözyaşı kimi zaman tebessümle ifadesini bulduğu, yaşamın hazinesinden bir parçasını bizlere sunduğu anlardır. Bu hazinenin en kıymetli parçasını da insanı insana anlatan tiyatro sanatı oluşturur. Hem de öyle dev aynasıyla falan değil, olduğu gibi. Tüm çirkinliği ve güzelliğiyle, tüm adiliği ve bencilliğiyle, tüm çaresizliği ve yenilmişliğiyle... İşte sizlere bu sanata aşkla bağlı ancak bu aşkı hazin bir sonla neticelenen bir ustadan söz etmek istiyorum.Komik-i Şehir Naşid Bey! Kalbe dokunan yaşam öyküsüyle tiyatronun yitik ustası. Elli yedi yıllık yaşamında, tüm zorluklarda sığındığı korunaklı limanı tiyatro olan onlarca karaktere can vermiş,şehrin en komiği diye nam salmış, tiyatroya iki güzel insanı Selim ve Adile Naşid'i armağan etmiş olan ancak vefasızlığın pençesinde ömrünün son demlerini Bakırköy Ruh ve Sinir Hastanesi'nde günden güne eriyerek geçirmiş bir büyük tuluat ustası. Biricik karısı kantocu güzeli Amelya'nın deyişiyle; tiyatro yöneticiliğinde "diktatör" evde "kazak" sahnede "komik" günlük yaşamda "hüzünlü ve somurtkan".Ne acıdır ki hayatı insanları güldürmekle geçmiş olan ustanın yakasını maddi sıkıntılar, vefasızlıklar ve hayal kırıklıkları hiç bırakmamıştır. Yaşam mücadelesi içinde 1901'de Mızıka-i Humayun'un kapısındaki heyecanlı ve ateşli gençten geriye sinirli ,içine kapanık ve düşünceli yaşlı bir adam kalmıştır. Zaman zaman on beş yaşın heyecanı gözlerinde parladığında ya Surpik Dudu ya Leblebici Horhor ya da İbiş rollerini aynı isteklilikle sergilemiştir. Ancak zaman değişmiş, tuluatın gülmekten kırıp geçirdiği insanlar,kravatlı beyefendilere, döpiyesli hanımefendilere dönüşmüş, Shakespeare,Molière izlemeye başlamış, adım atmaya yer olmayan salonlar yerini sesin yankılandığı bomboş salonlara bırakmıştır. Devrinde tuluatın ustası, "Abdülhamit'i güldüren adam diye isimlendirilen Naşid Bey'in evinde geçim sıkıntısı her köşeye sinmeye başlamış ve başka çare bulamayan usta Kısmet Büfe'de piyango bileti satmaya başlamıştır. Ruhunu emen bu işe daha fazla katlanamamış, Bakırköy Ruh ve Sinir Hastanesi'nde tedavi gördüğü sürece giden yol böylece başlamıştır. Selim'in ve Adile'nin tiyatrocu olmasını hiç istememiştir.Çünjü görmüştür vefasızlığı en derin haliyle. Koskoca Naşid Bey "hokkabaz" olup çıkıvermiştir artık. Naşid Bey'in çıkmış olduğu bu tiyatro yolculuğunda ismi nihayet hakettiği değere Şehir Tiyatroları'nda sergilenen "Komik-i Şehir Naşid Bey" oyunu ile kavuşturulmuştur. Darısı sanatın diğer yitik kahramanlarının başına.