İnsanlık olarak en sevdiğimiz, yücelttiğimiz kavramlardan biri olam özgürlük üzerine kim tanım yapabilir? Alışıldık, kalıplar arasına sığdırılan, ezberlediğimiz bir tanımlamadan bahsetmiyorum. İnsan olabilmenin ve insan kalabilmenin koşulu olan, aklın sınırları içinde, gönlün onayını alan bir tanımlamadan bahsediyorum. Merak edip düşünürlerin özgürlük ifadelerini incelerken, milyonlarca tanımı olduğunu gördüm. Kimi;kazanılması gereken bir hak olarak vurgu yaparken, kimi; başkalarının haklarını ihlal etmeme sınırı, kimi ise; tarihin kaybolmayan tek değeri olarak ifade etmiş. Değişen ideoloji ve düşünce akımlarında bolca kullanılan özgürlük kavramı gerçekten de modası geçmeyen tek değer. Aynı zamanda söylemlerinde favori mezesi olmada başı çeken bir kavram. Bu kadar çok kullanılıp, değer biçilemeyen aynı zamanda da içi bu kadar boşaltılmış başka bir kelime daha var mıdır bilmiyorum. (Bu listeye bir de demokrasiyi ekleyiverelim) Benim en çok hoşuma giden ise Diogenes'in yaptığı "tutsak edilen kişinin, karaya çıkarılan balıktan farksız olduğu" tanımlama. Daralan yaşam alanlarımızda her birimiz sudan çıkarılmış birer balığız. Hele bu coğrafyada, doğulu kalan ve üstünü batı malzemeleriyle süsleyip örttüğümüz ve zamanla bu gerçekliğe kendimizi de inandırdığımız bu coğrafya da. Toplumun ciğerlerine işleyen biat kültürünün pençesinden kurtulamayanların hala lider arama ve lider yaratma özlemi içinde oluşları... Öte yandan pratikte parantez içine sığdırılan, alaladeleştirilmiş yaşamlarımızda karşılığını bulamadığımız, siyasetin sakızı haline getirilmiş özgürlük söylemleri. Toplumsal sahada yara alan özgürlüğümüz, bireyselde ruhumuzu öldüren bir karabasana dönüşmüştür. Ama tarihin tekerrürünü reddedip, çemberin dışına çıkmak neden mümkün olmasın? Tarih sahnesinde kanlı çarpışmalara sebep olan özgürlüğe, hak ettiği değeri vermek neden mümkün olmasın?