Yatakta kıvrılmış can sıkıntısını artıracak, dibe sürüklenmesini körükleyecek bir şarkı ararken rastgele açtığı bir şarkıyla odanın karanlığına bir parça aydınlık veren ancak yağmurun alacaklı gibi vurduğu, küçük pencereli odasından bir anda kendini balkanların yemyeşil ovalarından birinde buldu. Kulaklıktan dinlediği müzik şimdi tüm ovaya yayılmıştı.Kelimelerin ifade ettiği anlamları bilmese de hissediyordu. Ruhun yorulmuş senin diyordu ama unutma umut da var , umut da... Ucu bucağı görünmeyen bu ovada sert geçen kışın ardından görücüye çıkmış güneş hafif hafif gözlerine vuruyordu. Elini gözlerine siper ederek ovanın düzlüğüne inat direnen bir yükseltinin üzerinden uzaklara baktı. Bir şey bekliyordu. Ama beklediği şey gelmeyebilirdi, bunun garantisi yoktu.Yine de 'olsun be' deyip devam edebilecek denli güçlü hissediyordu. Uzaklardan bir koyun sürüsü geçiyordu. Doğa hiç acele etmeden yüzyıllardır işleyişini sürdürüyordu. Doğayı örnek almalıydı. Burada kimliğini karşılayan bir şeyler vardı. Yüzyıl önce aynı topraklarda yaşamış, aynı suyu içmiş, bu coğrafyayı paylaşmış olmanın , selamlaşmış olmanın bir yatkınlığı vardı üstünde... Müzik ; Vlatko Stefanovski ve Miraslov Tadic'in 1998' de Krushevo isimli albümlerine aldıkları, Jovano,Javanke şarkısıyla, yerel unsurları taşımasının yanında duygunun evrenselliğine diz çökerek, barındırdığı bu evrensel kimliği bir kez daha salına salına sergileme imkanı bulmuş. Bana hissettirdiklerini dilim döndüğünce ifade etmeye çalıştım, iyi dinlemeler efenim:)